LikyaŞehirler

APERLAİ

Bugünkü Kaş ile Kekova arasında bulunan Sıçak Yarımadası’nın eteklerinde yer alan Aperlai, küçük ölçekli bir Likya liman kentidir. Kara yoluyla ulaşım zor olsa da, Kaş ve Üçağız’dan deniz yoluyla kolayca erişilebilir.

Luwi dilinde “Aprillai” olarak bilinen kentin adı “Akarsu Boğazı” anlamına gelmektedir. Antiphellos ile benzerlik gösteren gelişim sürecine sahiptir. Kent, ilk başlarda hemen yukarısında bulunan Apollonia antik kentinin limanı olarak kullanılmıştır. Ticaretin artmasıyla kent gelişmiş ve nüfusu artmıştır.

M.Ö. 5. ve 4. yüzyıllara ait, Likya diliyle yazılmış gümüş sikkeler olan ‘APR’ ve ‘PRL’ kısaltmalarıyla bastırılmış eserler bulunmaktadır. Bu, Aperlai’nin Likya Birliği öncesi varlığına işaret etmektedir. 16. yüzyılda tamamen terk edilmiş olmasına rağmen, Piri Reis’in Kitab-ı Bahriye’sinde korunaklı bir liman olarak bahsedilmiştir. Tarih boyunca belirgin bir rol oynamamış olmasına rağmen, 1300 yıldan fazla bir süre varlığını korumuştur.

Likya Birliği sırasında Aperlai, üç kentin veya bazı kaynaklara göre dört kentin tek oy hakkına sahip olduğu birliğin başında yer almıştır. Aperlai’nin Simena, Apollonia ve Isında ile bir ‘sympoliteia’ (antik Yunanistan’da bir tür siyasi birlik ve ittifak anlaşması) imzaladığı bilinmektedir. Bu üç şehrin vatandaşlarından bazıları yazıtlarda “Simena’dan Aperlailılar” olarak bahsedilir.

Kentin kalıntıları, denize doğru inen tepenin eteklerinde, körfezin kuzey tarafında bulunmaktadır. Kentin nekropolü ise kale surlarının doğusunda yer almaktadır. Burada çok sayıda Likya lahitleri bulunmaktadır. Ancak rıhtım, rıhtıma ait binalar ve rıhtıma yakın yapıların kalıntıları günümüzde sular altında kalmıştır.

Aperlai’de henüz kapsamlı bir kazı yapılmamış olmasına rağmen, 1996 yılında Maryland Üniversitesi’nden bir ekip tarafından yapılan incelemelerde, şehrin ana geçim kaynaklarından birinin deniz kabuklarından elde edilen mor pigment (Tyrean Purple) üretimi olduğu öne sürülmüştür. Daha sonra 2009 yılında Suna – İnan Kıraç Akdeniz Medeniyetleri Araştırma Enstitüsü’nün desteği ile yapılan sualtı araştırmalarında, mor pigment üretildiği düşünülen yapıların ve işliklerin olduğu belirlenmiştir. Ayrıca, eski zamanlarda sadece Romalı asiller tarafından kullanılan bu renk, Vatikan’da üst düzey din adamları tarafından da kullanılmıştır.

Ayrıca, salyangozlardan mor renk elde etmek için yapılan işlemlerden dolayı, eski zaman seyyahları bu şehrin çok kötü koktuğundan bahsederler. Öte yandan, ünlü Uluburun Batığı da bu şehrin yakınlarında bulunmuştur.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir