OLYMPOS
Antalya’nın doğal güzellikleri ve tarihi zenginlikleriyle dolu köşelerinden biri olan Olympos, Kumluca İlçesi Tahtalı Dağı’nın eteklerine kurulmuş bir antik kent. İsmini aldığı Tahtalı Dağı, bu şehre ayrı bir karakter katıyor. Beydağları-Olympos Milli Parkı içinde konumlanan bu kent, eski Likya Birlik sikkelerinde İ.Ö. 167-168 yıllarında adının geçtiği bilinmekle birlikte, kesin kuruluş tarihi belirsizliğini koruyor.
Olympos’un günümüze ulaşan kalıntıları, genellikle Olympos Irmağı’nın ağzında ve her iki yakasında doğudan batıya uzanan bir alanda yer alıyor. Antik dönemde nehir yatağını ikiye bölen kanal, her iki yakası da iskele olarak kullanılmış ve köprü ile birbirine bağlanmış. Ancak zamanla köprünün bir ayağı kaybolmuş, bugün ise antik dönem kalıntıları, Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerine ait izler, ormanın içinde ağaç ve çalıların altında hala gizemini koruyor.
Olympos Limanı, tarihi boyunca korsanların üssü olarak kullanılmış ve özellikle korsan lideri Zeniketes’in Akdeniz’e korku salan bir merkezi olarak bilinir. Olympos Çayı’nın her iki yakasında, denize uzanan taş döşemeler ve antik döneme ait izler gözlemlenmektedir. Yapılan arkeolojik araştırmalar sonucunda kentin kuzeyinde Olympos Çayı’nın denize kavuştuğu noktada iki mezar odası tespit edilmiş ve M.S. 2. yüzyıl sonlarına ait oldukları, Zosimos ve dayısı Eudemos’a ait yazıtlardan anlaşılmıştır.
Olympos’un güney kısmında yer alan Roma dönemine ait hamam kalıntıları, limana yakın konumuyla dikkat çekiyor. Bu kalıntılar, antik kentin deniz trafiği ve çevre limanlarına hakim olduğunu anlatan önemli birer tanıktır. Antik kent güney yamaçlarında ise Bizans dönemine ait kilise kompleksi ve sarnıç içindeki kökboyası ile yapılmış gemi grafitisi tasvirleri, Bizans dönemi limanındaki yaşamı ve etkinlikleri canlı bir şekilde yansıtmaktadır.
Olympos’un doğusunda, sahilden 300 metre ileride yer alan Çıralı, Carettaların yumurta bıraktığı eşsiz bir kumsal ve birbirinden farklı bitki örtüsü ile ünlü bir yerleşimdir. Kentin birkaç kilometre güneybatısında bulunan Çakaltepe, gece gündüz devamlı alev çıkaran doğal bir oluşumdur. Likya’da Khimaira Canavarı ile özdeşleşen bu eşsiz doğa olayı, Olympos’un Bellerophontes Efsanesi’ne ev sahipliği yapmasına neden olmuştur.
Zamanla demirci Tanrı Hephaistos’un kült merkezi haline gelen bu alanda, Roma ve Bizans dönemlerinde dini merkez olarak kullanılan kutsal yolun orijinal blokları, alevlerin etrafındaki bazı yapı temelleriyle birlikte görmek mümkün. Bu bölgedeki iç duvarları freskolarla süslü Bizans Kilisesi, alandaki en anıtsal kalıntıdır ve ziyaretçilere tarihi bir yolculuk sunmaktadır.
Olympos ve çevresindeki bu eşsiz atmosferi keşfetmek, tarihle iç içe geçmiş doğanın tadını çıkarmak için sizi bekliyor!